-
1 полагаться
I1) usulden olmak, adet olmakв э́тих слу́чаях полага́ется встава́ть — bu gibi hallerde ayağa kalkmak usuldendir
здесь кури́ть не полага́ется — burada sigara içilmez
так полага́ется (таков порядок) — usul / nizam böyledir
так поступа́ть не полага́ется — böyle davranılamaz
ско́лько с меня́ полага́ется? — ne kadar vereceğim?
II несов.; сов. - положи́тьсято, что ему́ полага́ется, он уже́ получи́л — alacağını almış bulunuyor
güvenmek, itimat etmekна него́ тру́дно положи́ться — ona güvenmek zor
-
2 повестись
сов.1) adet olmakтак и́здавна повело́сь — bu eskiden beri adettir
2) разг. düşüp kalkmaya başlamak, dost olmakс кем поведёшься, от того́ и наберёшься — itle yatan bitle / pireyle kalkar, üzüm üzüme baka baka kararır
-
3 вестись
yapılmak,âdet olmak* * *1) yapılmakведу́тся перегово́ры — görüşmeler yapılıyor
2) безл.так и́сстари ведётся — bu ezelden beri
-
4 водиться
bulunmak,olmak* * *1) olmak, bulunmak; yaşamak ( обитать)в э́тих места́х / края́х во́дится разнообра́зная дичь — buralarda çeşitli av kuşları bulunur
э́та ры́ба во́дится в холо́дных во́дах — bu balık soğuk sularda yaşar, bu soğuk su balığıdır
за ним э́того не води́лось — böyle halleri yoktu
так во́дится — âdet böyle
2) разг.я с таки́ми не вожу́сь — böyleleriyle alış-verişim yok
••как во́дится — âdet olduğu üzere; her zamanki gibi
-
5 существовать
1) var olmak; (ayakta) durmakэ́та кре́пость существу́ет и поны́не — bu kale halâ duruyor
э́того обы́чая уже́ давно́ не существу́ет — bu adet çoktan kalkmıştır
существу́ют лю́ди, кото́рые... —...an insanlar var
существу́ет мне́ние, что... —...dığı yolunda bir düşünce / kanı vardır
пока́ существу́ет нера́венство... — eşitsizlik var oldukça...
он бу́дет существова́ть ве́чно — sonsuza dek varlığını sürdürecek
2) yaşamak; geçinmekна что он существу́ет? — neyle geçiniyor?
челове́к не мо́жет существова́ть без воды́ — insan susuz yaşayamaz / edemez
См. также в других словарях:
âdet olmak — 1) öteden beri yapılır olmak Paranın üstüne oturmak da biraz tatsız bir âdet olmuştu. B. Felek 2) bir şey gelenek durumuna gelmiş olmak Macarlardan her söz geçişte, kardeş millet diye bahsetmek, bizde âdet bile olmuştur. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
âdet — is., top. b., Ar. ˁādet 1) Görenek Bayram tebriki bir güzel âdettir. B. Felek 2) Topluluk içinde eskiden beri uyulan kural, töre 3) Belirli yaşlar arasında kadınların ayda bir döl yatağından kan gelmesi durumu, aybaşı Atasözü, Deyim ve Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
âdet görmek — kadın aybaşı olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
GARABET — Yabancılık. Gariblik. * Tuhaflık. * Âcizlik, beceriksizlik. * Gizli olmak. Hilaf ı âdet olmak. * Iraklık. * Edb: Ne demek olduğu herkesçe anlaşılmayacak kelime ve tabirlerin söz arasında kullanılması … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
gündelmek — adet, amuhte olmak, razilaşmak, ülfet peyda etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
Türkische Sprache — Türkisch (Türkçe) Gesprochen in Türkei, Zypern, Bulgarien, Griechenland, Mazedonien, Rumänien, Kosovo, außerdem unter türkischen Migranten in Westeuropa, Nordamerika und Australien Sprecher Geschätzte 6 … Deutsch Wikipedia
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
Türkei-Türkisch — Türkisch (Türkçe) Gesprochen in Türkei, Zypern, Balkan, Aserbaidschan, Iran, Irak, außerdem unter türkischen Migranten in den EU Staaten, in Nordamerika sowie Australien Sprecher 80 Millionen … Deutsch Wikipedia
Türkeitürkisch — Türkisch (Türkçe) Gesprochen in Türkei, Zypern, Balkan, Aserbaidschan, Iran, Irak, außerdem unter türkischen Migranten in den EU Staaten, in Nordamerika sowie Australien Sprecher 80 Millionen … Deutsch Wikipedia
kalkmak — nsz, ar 1) Gitmek üzere yerinden ayrılmak Niye kalktınız, biraz daha otursaydınız. 2) den Oturma durumundan dik duruma gelmek, doğrulmak Annem yerinden kalktı, yanıma geldi, bir kolunu uzatarak omzuna doladı. H. Z. Uşaklıgil 3) den Uyanarak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir çift — sf. 1) İki adet Bakın çantasında acep nesi var / Bir çift kundurayla bir de fesi var. Halk türküsü 2) Biraz, bir iki Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller bir çift lakırtı etmek bir çift sözü olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük